Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye’deki iç savaştan kaçarak ülkemize sığınmış kardeşlerimize vatandaşlık verileceğini söylemesi birçok kesimde tartışma konusu oldu olmasına ama birileri var ki bu mesele onları fena çarpmış.
Kim o birileri?
100 yıldır saklamayı başardıkları zehirlerini Suriye meselesinden sonra ayan beyan kusmaya başlayanlar.
100 yıldır içerden sömürdükleri bu topraklardaki imkanlarını kaybedeceği korkusuna kapılanlar
Hani, Hükümetin Suriye konusunda attığı bir takım adımlara iyi niyetle eleştiri getirenlere eyvallah..
Hani, muhalif olmayı bile beceremeyip kronik muhalefet hastalığıyla ömrünü sürdürenlere de Allah kurtarsın der geçersiniz.
Veya eline tutuşturulmuş misakı milli emziğiyle kendisini belirli sınırlara hapseden, Anadolu’nun tarih boyunca üstlendiği misyonun fakında olmadan Anadolu milliyetçiliği yapanların bu refleksini bir dereceye kadar hoş karşılarsınız.
Ama o birileri bu üç grubun tamamen dışında..
Bunlar, zamanında kendilerini Anadolu’da bir amaçla kamufle eden sahiplerinin kendilerine yüklediği sorumluluğu yerine getirmekle mesul tipler.
Bu sorumluluğu Suriye meselesinden sonra yerine getiremeyeceğini anlayınca tıpkı Alamut kalesinden tek tek atlayıp intihar eden haşhaşi davranışı gösterenler.
Bakmayın siz 100 yıldır süslü kelimelerle Anadolu insanını uyuttuklarına..
Ahlaksız, ölçüsüz vicdansız ve bir o kadar sinsi ama dedimya Suriye meselesinden sonra her hareketleri düpedüz alçakça.
Neymiş efendim? Devlet onlarınmış..!
Kimsiniz siz be?
Daha düne kadar Anadolu’da esamesi bile okunmayan sizler kimsiniz?
Küresel şeytani aklın “Anadolu’da uyuyan kardeşlerimiz var zamanı gelince uyandırılacaklar” sözünden sizleri kast ettiğini bilmediğimizi mi sanıyorsunuz.
Yazdırdığınız yalancı tarihinize, uydurduğunuz soykırım hikâyenize mi kandık dersiniz.
100 yıldır bu ülkenin dönüşümüne yönelik toplum mühendisliğinde kullanılmak üzere ithal edilmiş bir ürün olduğunuzun farkında mı değiliz.
1000 yıl boyunca İran baskısına rağmen bir tanesi bile şiileşmeyen Kürt kardeşimin dilini kullanarak yapay bir toplum ürettiğinizi mi bilmiyoruz.
Ne içün olduğu hala şaibeli bir şekilde sizlere yeni isim ve kimlik verildiğini mi bilmiyoruz.
Bu toprakların 1000 yıllık sahipleri ile 100 yıldır uğraşanların vazifelisi olduğunuzu bilmiyoruz mu sanıyorsunuz?
Bu yüzden madem Suriye meselesinden sonra çıplak kaldınız.
Hatta kininiz ve nefretinizle uluorta yerde çırılçıplak kaldınız.
O halde ya sığıntı geçmişinize dönün, ya da size o misyonu size yükleyen ülkelere defolup gidin.
Siz kim, daha düne kadar aramızda sınır olmayan akrabalarımızı ana diyarları Anadolu’dan kovmak kim?
Siz kim, son kale Anadolu’yu kurtuluş savaşında kanının son damlasına kadar savunan ecdadın torunlarını kovmak kim?
Bu coğrafyada söz hakkı olmayan varsa, o da sizlersiniz.
Bu topraklardan çekip gitmesi gereken varsa, siz ve sizin gibi Golan tepelerini İsrail’e peşkeş çekmek şartıyla bir gecede Suriye’nin başına musallat edilen akrabalarınız çekip gitmeli.
Bu topraklardan defolması gereken varsa, Arap kukla yönetimleriniz, batıyla birlik olup bu coğrafyayı ateş topuna çeviren taşeron terör örgütleriniz defolmalı.
Anadolu’nun yüklendiği misyonu kavramak istemeyen ve insanlıktan nasibini alamayan zihniyetinizi def etmelisiniz en başta İslam coğrafyasından.
Siz ki en başından bu yana bu trajediye insani değil siyasi pencereden değerlendirenlersiniz.
Siz ki, marjinal sol siyaseti kendine kılıf edinen, İran ve Esed ile duygusal ve mezhepsel bağı bulunanların çatısı altında kimliğini muhafaza eden kripto ecnebilersiniz.
Siz ki her gelen Sünni Müslüman sivilin Sosyalist Nusayri Esed canisi ile İran destekli katillerin canavar dişleri arasından kurtarılmalarını hazmedemeyip cephe allanlarsınız.
Toplumsal hafızasını kaybetmemiş her Anadolu evladı sizin ne mal olduğunuzu biliyordu ama yine de 5 yıldır boyunca sizleri seyrettik.
Biraz daha konuşun, biraz daha açığa çıkın diye.
Nitekim git gide netleşen sözlerinizle kendiniz iyice ele verdiniz.
Demokrasi, barış özgürlük denen sahte sözcüklerinizle kini, nefreti, savaşı, acıyı, kanı ve gözyaşını istediğinizi her davranışız ve sözünüzle gösterdiniz.
Yaşanan bu insanlık trajedisine ideolojik körlüğün ötesinde hayvani yaklaşım sergilediğinizi net bir şekilde ortaya koydunuz.
Dolayısıyla Suriyeli kardeşimin vatandaşlığa alınmasıyla ilgili bir söz hakkı varsa ki o sizin değil, bu vatanın Müslüman evladınındır.
Onlar da Suriyeli misafirlerle ilgili uygulamaya eleştiri getiriyorlar.
Onlar da Suriyeli misafirlerin Türkiye’nin her tarafına kontrolsüz ve tehlikeli bir şekilde dağılmaları yönünde uyarılarını yapıyorlar.
Onlar da en başından beri kontrollü bir kabul yapılması ve kamplara ağırlık verilmesi için önerilerde bulunuyorlar.
Ama sizin gibi yıkıcı değil yapıcı, düşmanca değil dostça öneriler yapıyorlar.
Ama ağzınızda İngiliz sakızı gibi çiğnediğiniz saray düşmanlığı ile değil hem Anadolu hem Suriyeli kardeşi için en iyi yolu bulmak üzerine öneri geliştirdiler.
..!
Olumlu öneriler bunlar.
Hatta bizlerde söylemedik değil.
Eli silah erkekler değil de sadece aciz durumdaki yaşlı, kadın ve çocuklar kabul edilmeli diye.
Farklı ideolojilerin dolduruşuna gelebilecek olanların sokaklarda ve herhangi bir iç karmaşada serseri mayın gibi bu ülkenin huzuruna dokunabileceklerinden bahsettik.
Anadolu’ya sığınan Suriyelilerin sizin gibi necis fraksiyonlardan uzak tutulmadığı sürece, Anadolu dostu İslami bir kitle yerine sizlerin Anadolu’yu 100 yıldır kirlettiğiniz gibi onlarında söndüklerinde Suriye’yi kirleteceklerine dair uyarıda bile bulunduk.
Suriye’nin demografik yapısı sistematik iç ve dış göçlerle hızla değiştiriliyor ve buna karşı acil önlem şart dedik.
İngiliz Acem ortaklığıyla Anadolu’yu Sünni İslam coğrafyasından kalın bir duvarla ayırmaya çalışanların o duvarı bir gün Güneydoğunun başına yıkmadan müdahalenizi yapın dedik.
Dünyanın öbür ucundan rol kapanlara karşılık sadece insani yardım gibi bir rolle yetinmesinden dolayı eleştirdik. Suriye’de sivillerin üzerine bomba yağdırıp vahşi katliamlar yapan sizin Haçlı kuvvetlerinize sanki arka cephe görevlisi gibi faaliyetler yürütmekten vazgeçmesi gerektiği, Türkiye’nin İslami muhaliflere insani yardımla birlikte askeri mühimmat desteği yapmaktan çekinmemesi gerektiğini de söyledik.
İran ve Rusya’nın esamisinin okunmadığı ilk başlarda herkesten daha fazla söz sahibi olmasına rağmen görünür bir müdahaleden her daim kaçındı diye hayıflandık.
Suriye’ye girmek tuzaktır sözünün tuzağın bizzat kendisi olduğuna dair uyarılarımıza rağmen etrafına koca bir duvar örüldükten sonra Cerablus darboğazında top atışlarına mecbur kaldığı için üzüldük.
İçeride aslanlar gibi İslami muhalifler dururken her biri yıllardır AB(D)’den beslenmiş hiltoncu dediğim muhaliflere bel bağlayarak işe koyulduğu için eleştirdik.
Yaşaması için karnını besleyen sen, silahı sana doğrultulması için fikren besleyen sizin gibi necisler olmasın istedik.
Anlayacağınız çok önerilerde bulunduk ama her nedense bir kısmında sizin küresel şeytani aklınız baskın çıktı.
Ama bu sefer artık sonsuza dek susmalısınız.
Hindistan’ından Libya’sına, Somalilisinden Suriyelisine ümmetin her ferdi Anadolunun doğal vatandaşıdır bunu kafanıza iyi sokun.
Kirli ideolojiniz ve nefretinizle Suriyeli kardeşlerimizin vatandaşlığına karşı çıktığınız.
Bu karşı çıkışla ülke sevdanızın sahtekarca olduğu, Anadolu ruhu ile bir bağlantınızın olmadığı aşikar oldu artık.
Siz ve akıl babalarınız istemese de hem bütün İslam coğrafyası hem de Suriye’nin mazlum halkı, müstemleke yapılmış topraklarını söke söke geri alacaktır.
Siz ve akıl babalarınız istemese de Anadolu ruhu, eskiden olduğu gibi dünya Müslümanlarının sesi ve kulağı olmaya devam edecektir
Sağlıcakla kalın
@akgulahmet