Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın beraber katıldığı ilk yurt içi ziyaret olan Diyarbekır ziyaretini izlemek ve bölgede faaliyetlerini yürüten düşünce kuruluşu USTAD adına A Haber canlı yayınında yorumlamak üzere gün boyu Diyarbekir’deydim.
İlk olarak Antpark’ta Diyarbekirlilere hitap eden Erdoğan ve beraberindeki heyet, daha sonra şehrin etkin STK’ları ve kanaat önderleriyle bir araya geldi.
Bir çok konuya değindi Sayın Cumhurbaşkanı…
Her zaman olduğu gibi milletin anlayabileceği dobra konuşmasından asla taviz vermeyen, milleti için doğru bildiğini haykırmaktan geri durmayan Cumhurbaşkanı profilini Diyarbekir’in ortasında da göstermekten geri durmadı.
Hem de, doğulu ve batılının ecdadının kanlarından rengini alan al bayrakların arasında..
Birbiri ardına açılışlar vardı programda…
Not aldığım kadarıyla uluslararası Diyarbakır Havalimanı binasından birçok yol ve üstgeçit yatırımlarına, hizmet binalarından onlarca konut ve tesis hamlesine, tarım, eğitim, sağlık, enerji ve sanayi alanında tam 116 yatırımın açılışı yapıldı.
Bütün bu yatırımlar, yeni bir yerleşim yerinin sil baştan oluşturulmasına yönelik değil, var olan bir kentin refah düzeyini daha da ileriye taşıyan yatırımlardı.
Bu yatırımların yapımı ve tamamlanması şüphesiz ki, iktidara geldiği ilk yıldan bu yana bölgeye ayrı bir önem veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’a verdiği önemin hiç eksilmeden devam edeceğinin bir göstergesidir.
Çözüm sürecinin sabote edilmesi ve ardından hendek siyasetiyle ağır travmalar yaşayan bölge halkı sokağa çıkmaya yeni yeni alışıyor.
Geçtiğimiz günlerde Kızıltepe’ye gelen ve bugün Diyarbekir’de il kongresini tertipleyen HDP için ise durum hiç iç açıcı görünmüyor. Zira 7 Haziran’dan bu yana yaşananlardan sonra ne ederlerse etsinler, halkta karşılılıklarının kalmadığı son toplantılarında katılımdan ayan beyan ortaya çıkmış görünüyor.
Hele de yıllarca bol akçe eden barış, demokrasi ve özgürlük gibi söylemlerin gerçek karşılığının savaş, despotizm ve halk üzerinde Kemalist baskının tıpa tıp aynısı olduğu anlaşılınca 7 Haziranda verilen desteğin her geçen gün daha fazla eridiği görülüyor.
Özellikle halk, Erdoğan’ın son operasyonlardaki samimiyet ve kararlılığına şahit oldukça, öncesinde tek sahip olarak boyun eğmek zorunda kaldığı PKK’nın otoritesine karşı daha net duruşlar sergiliyor ki, dün Sayın Cumhurbaşkanı’nın mitingindeki coşkulu kalabalık bunun en iyi göstergesi sayılabilir.
Yanlış anlaşılmaya mahal vermesin diye açıklayıcı bir cümle yazmak zorundayım. Halkın HDP’ye olan desteğinin azaldığını iddia ettim etmesine ama Erdoğan’ın şahsına verilen destek günden güne artıyor olsa dahi masabaşı analislerin hendek siyasetine verilmeyen desteğin AK Parti’ye oy olarak döneceğine yönelik iddialarına katılmadığımı net bir şekilde ifade etmek isterim.
Evet, her ne çözüm sürecinin mimarı ve en samimisi Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tasavvurunun aksine bölgedeki Müslüman Kürtler ve bölgenin en az % 30’unu teşkil eden Arapları tek muhatabın örgüt olduğu bir çatı altına zoraki sokmak gibi tarihi bir hataya sürükleyen bir takım basiret yoksunu isimler olduysa da, bölge halkının ezici bir ekseriyeti, yapılacak bir şey kaldıysa, hala en büyük umudun Erdoğan olduğu kanaatinde..
Hatta HDP tabanının kendi içinde “Bu işi çözecekse Erdoğan çözer” inancı hakim ve bölgesel siyasetin mahalle baskısı söz konusu olmasaydı, bunu daha yüksek sesle dile getirebileceklerdi.
Şüphesiz ki bu sesin daha gür çıkabilmesi, AK Parti’nin bölgede sadece kendini ve bulunduğu pozisyonu korumaya programlamış dava şuurundan uzak teşkilat mensuplarından arınması ve kendisine yakın diye ajandasına not aldığı birkaç STK ve partililerle dostlar alışverişte görsün toplantılarında değil, sahanın her karışını dolaşacak, yeri geldiğinde hakkı korkusuzca haykıracak teşkilat mensuplarını çoğaltmasıyla mümkündür.
Dün, uzun süre kalma fırsatı bulduğum Tanışık köyü sakinlerinden tutunuzda konuştuğum birçok Diyarbekirli, Serok Erdoğan diyor, başka bir şey demiyor.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın beraberlerinde tam 10 bakanla birlikte vahşi katliamın yaşandığı Tanışık köyüne taziye ziyaretine gelmeleri ise açılışını yaptıkları 116 tesisten çok daha önemliydi diyebilirim.
Samimice itiraf edeyim ki, ziyaret saati ertelenip hatta bir ara gelmeyebilirler şeklinde bir söz duyunca, “inşallah bir mani olmaz da gelirler” diye dua bile etmiştim.
Zira Kürt hareketi olmaktan tamamen çıkıp Suriye’de yürütülen enerji koridorunun bir parçası haline gelen bölgesel siyasetin bu meseleyi Uludere gibi ajite ederek hükümetin üzerine yıkması bile mümkün. Zira yıllardır alışık olduğumuz manzaralar bunlar..
Her ne kadar Erdoğan’ın başlattığı Kürtlere yönelik Cumhuriyet tarihinin en büyük demokratikleşme paketi örgüte ve dış istihbaratlara malzeme bırakmadıysa da bölgede yalan üzerine kurulu propaganda gücü, devletin tüm iletişim imkanlarına rağmen hala azımsanamayacak ölçüde bir güçle devam ediyor.
Taziye ziyareti köyü hem memnun etmiş, hem tatmin etmiş, hem de Erdoğan’a olan güveni perçinlemiştir.
Yazımın başında ifade ettiğim gibi Başbakan Binali Yıldırım, Erdoğan’la beraber ilk yurtiçi ziyaretini Diyarbekir’e yapmış oldu.
Sayın Başbakan Binali Yıldırım’la taziye çıkışında konuşma fırsatı bulduk. Kendisine, bir adım önde bulunan Cumhurbaşkanımızı işaret ederek “Başkanımızla bir arada verdiğiniz birlik görüntüsü herkesi ziyadesiyle memnun ediyor” dediğimde, güç ve birlikteliği ifade eden bir tokalaşma şekliyle elimi sıkması ve buna oldukça naif ve anlam yüklü bir gülümsemeyle karşılık vermesi birçok şeyi anlatmaya yetmişti.
Bende anladım anlayacağımızı zaten.. Hem de 3 yıl öncesinden..!
Ne diyelim?
Birlikten kuvvet doğar deyip, bu birliktelik, Batı ve işbirlikçi uşaklarını korkularıyla baş başa bırakır inşallah diyelim.
Sağlıcakla kalın
@akgulahmet