Artık Gavura Gavur Demek Yasak..!
3 Kasım 1839’da Tanzimat Fermanı ilan edildi.
Nam-ı meşhur Gülhane Hatt-ı Hümayunu..
Batılılaşma ve Avrupa’nın baskıları arasında apar topar çıkartılan bu Hatt-ı Hümayun, son donem Osmanlı tarihinin en ilginç olaylardan birisi olarak yakın tarihteki yerini aldı.
Avrupa baskısı altında, azınlıklıklara iltimaslar sağlayan Osmanlı aydınlarının batının gelişmesini yakalayabilmek düşüncesi ve aşağılık kompleksiyle aldığı bir karardı aslında…
Ve ferman halka duyurulur..
Osmanlı ahalisi, neye yarayacağını pek bilmediği fermanın uzun metnini yaşananlara bakarak tek bir cümlede özetlemeyi tercih eder:
“Artık gavura gavur demek yasak!”.
——————————————-
3 Mart 2014’te Nefret Suçları Yasası kabul edildi.
Nam-ı meşhur Demokratikleşme Paketi
Çözüm sürecindeki bir takım yasal düzenlemeleri de içeren bu pakette ayrımcılığın yanı sıra nefret suçu da kanun kapsamına alınarak söz konusu suçun nefrete dayalı ayrımcılık olduğuna vurgu yapıldı.
İsrail’e yönelik basit bir eleştiriyi bile ‘anti semitist’ kisvesine büründürdüğü, sapkınlara yönelik eleştirilerin bile nefret suçu kapsamında değerlendirmesi nedeniyle büyük tepki toplayan paketin ilgili maddesinin esin kaynağı bu sefer ABD..
Tıpkı Hatt-ı humayun gibi bu düzenleme de kamuoyuna duyurulur…
Ve Osmanlı ahalisinin dikkatini pek çekmediği gibi, Türkiye’de bu düzenlemeyi tek cümleyle özetlemeyi tercih eder.
“Bundan gayri, gavura gavur demek külliyen yasak!”.
Ey Ahali.! Artık Gavura Gavur Demek Serbest..!
Oysa ne Tanzimat fermanında, ne de Demokratikleşme Paketinde “Gavura gavur demenin” yasak olduğuna dair bir ifade yer almaz.
Bir ara “He ne kadar Gavur dağı Nur dağı olduysa da bu memlekette, Gavur meselesi unutulmuş, tedavülden kalkmış bir meselede değil” diye yazmış, Gavur sözcüğünün dinsiz, murted, gayrı Müslim kimselere kullanıldığı gibi, yüzyıllar öncesine dayanan bu tanımlamanın gayri Müslim dışında, acımasız ve merhametsiz Müslümanlar içinde zaman zaman kullanıldığından bahsetmiştim.
Belki buna bir ilave daha yaparım ki o da; Kurtuluş savaşında Anadolu insanına ihanet edip ardından kamufle olarak hayatını bu ülkenin gerçek sahipleriymiş gibi sürdüren kripto ecnebiler..
Tıpkı son zamanlarda TBMM çatısı altında birleştirici faaliyetler yerine bölücü faaliyetlerde bulunan, ülkesini ve bölgesini sosyal ve ekonomik yönden kalkınmaya uğraşmak yerine tüm eforunu Anadolu insanını aşağılayıcı sözler sarf ederek geçiren, Orta doğunun etnik ve dini çatışma eşiğine geldiği bu süreçte Anadolu dindarlığını aşağılayıcı sözler kullanıp aleni provakatör gibi davranan CHP milletvekili Hüseyin Aygün’e Yeni Akit gazetesinin kullandığı sözler gibi…
Aşağıda yorumsuz bir şekilde verdiğim haberde doğruluyor ki, Artık Gavura Gavur Demek Serbest..!
‘Gâvur artığı’ Aygün’den Peygamber Efendimiz’e iğrenç iftira
Alevilik maskesi altında Müslümanlığa kin kusan, İslam’ın tüm değerlerine hakaret ve küfürler eden CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, ortaöğretimde serbest bırakılan başörtüsü hürriyetinden de aşağılıklık üretti.
Sosyal medyada “Gavur artığı” eleştirilerinin yöneltildiği Aygün, başörtüsüne hiçbir zaman saygı duymadığını belirterek kanalizasyona çevirdiği sosyal medya hesabında şunları yazdı:
“Türbana hiç bir zaman saygı duymadım, asla duymam, Arap erkek egemenlerinin kadını aşağılama aracıdır türban, Arap erkekleri 7. yüzyılda, 9 yaşındaki kızları koynuna alıyordu, şimdiki Türk IŞİD’çiler 9 yaşındaki çocukları türbana sarıyorlar, 7. yüzyıldan 21. yüzyıla aynı mantık.”
Hüseyin Aygün adlı mikropun Peygamber Efendimiz’in (SAV) “egemen” olduğu 7. yüzyılda “9 yaşındaki kızları koynuna almak” iftirasından neyi kast ettiği Twitter kullanıcıları tarafından sorgulanmasına rağmen cevap veremedi.
‘Bu Gavuru Mahkemelere Şikayet Edin’
Efendimiz’e kahpece iftira atan ‘gavur artığı’ Hüseyin Aygün’e karşı adli mercilere şikayette bulunulması için vatandaşlara da çağrılar yapılıyor.Başörtüsüne hiçbir zaman saygı duymadığını belirten Hüseyin Aygün, Twitter’da şunları yazdı:
Tıpkı milletin parasıyla maaşını alıp millete küfreden CHP milletvekili Hüseyin Aygün’e
“Davutoğlu adlı IŞİD’sever 9 yaşındaki çocuğa takılan türbana, ‘gençlerin kıyafetine karışmamak lazım’ demiş. Beyefendi IŞİD’in kılıçla yaptığını ‘yönetmelik’ ile yapıyor. Irak kafakoparan ‘yoldaşlarına’, Türkiye ise senin gibi Seleficilere kalmaz, direniriz, kuşkun olmasın..
Türbana hiç bir zaman saygı duymadım, asla duymam, Arap erkek egemenlerinin kadını aşağılama aracıdır türban, Arap erkekleri 7. yüzyılda, 9 yaşındaki kızları koynuna alıyordu, şimdiki Türk IŞİD’çiler 9 yaşındaki çocukları türbana sarıyorlar, 7. yüzyıldan 21. yüzyıla aynı mantık. ”
Milletvekili Maaşıyla Provokatörlük Yapmak..
Gerek Yeni Akitin bu haberi, gerekse daha önce ramazan ayında rakı ile verdiği tahrik edici pozlar dahil bir çok İslam düşmanlığı içeren eylemi gösteriyor ki Hüseyin Aygün hem TBMM’de milletin vergileriyle maaşını alan, hem de yemek yediği kaba tüküren bir provakatör gibi davranmakta..
Hele de Ortadoğuda Arap-Kürt veya Şii-Sunni ateşinin tutuşturulduğu bir sırada bu fitneyi Anadolu’ya taşımak ve üstelik bunu meclis çatısı altında milletvekili sıfatıyla yapmak istemesi göstermiştir ki Hüseyin Aygün’ün misyonu provokatörlükten daha öte bir hal almıştır.
Söylenecek çok söz var elbet ama şimdilik Merhum Mehmet Akif Ersoy’dan birkaç beyit gelsin şimdilik.
Bakmayın, hem tükürün çehre-i murdarımıza!
Tükürün: Belki biraz duygu gelir ârımıza!
Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark’ın, tükürün!
Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün!
Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!
Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!
Tükürün Ehl-i Salîb’in o hayasız yüzüne!
Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!
Medeniyet denilen maskara mahlûku görün:
Tükürün maskeli vicdânına asrın, tükürün!
Hele İ’lanı zamanında şu mel’ul harbin,
“Bize Efkar-ı umumumiyesi lazım Garb’ın “;
——
Susrutan aptalın idrakine bol bol tükürün
Yine hicran ile çılgınlıgın üstünde bu gün
Sağlıcakla kalın
@akgulahmet
USTAD 28.09.2014