Önceki haftalarda yazdığım yazılarımdan bana gelen sorulardan bir tanesi de Türkiye’nin bu siber tehlikenin neresinde olduğu ile ilgili idi..Bana göre tam ortasında…
Bu sözü klasik ve alışılmış bir sözcük olarak algılamayın lütfen.. Ama jeoplitik konumu itibarıyla ülkemiz sürekli iştah kabartan merkezi bir noktada durmakta..
İnsanlığı uzun süre götürecek petrol ve bor dahil pek çok enerji kaynağı ve ilişilmemiş bin bir çeşit maden burada. . Durum bu olunca herhangi bir siber saldırıyla karşı karşıya kalmamak için bir neden kalmıyor aslında…
Şimdilik; Siber Terörle ciddi manada karşı karşıya kalmış ülkelerden değilsek te, terör örgütlerinin link adreslere, data ve bilgi işlem merkezlerine, zaman zaman MEB sunucularına ve geçen günlerde Telekom hatlarına yaptıkları siber saldırılar, yeterli önlemler alınmadığı taktirde, ülkemiz içinde aslında tehlike çanlarının çalmaya başladığının bir göstergesi..
Hele de ağ yönetimi ve kontrolünün başka bir ülkede olduğu düşünüldüğünde durumun vehameti daha da artmakta.. İletişim dahil tüm işlemlerin bilişim yoluyla gerçekleştirildiği bir dönemde bilişim altyapısının ele geçmesi halinde, bir ülkenin çöküşü ve tamamen ortadan kaldırılması hiç te zor değil aslında..
Milli Güvenlik Siyaset belgesi diye bilinen Kırmızı kitapta bu konu ile ilgili alınabilecek tedbirler görüşülmüş ve birtakım değişikliklere gidilmişse de siber saldırılara önlem olmak üzere siber tatbikatların neden geciktirildiği akıllarda soru işareti olarak kalmıştır..
Güzel yurdumun güzel insanları olarak bizler; bunu gerçek bir sorun olarak algılamak ve yeterli önlemleri almak yerine, “sanal tatbikat konusunda tarih üzerinde uzlaşmaya çalışıyorduk” türünden dedikodu yapmayı tercih edersek, yarın WikiLeaks ten daha ciddi durumlarda hakkımızda dedikodu yapılması işten bile değil..
Siber terör saldırısıyla Atatürk barajının kapaklarını açabilmek, Ordu iletişimini yanlış yönlendirmek, ülkenin bütün trafik ışıklarını durdurup ulaşımı felç etmek, elektrik, su ve doğalgazı kapatabilmek, 112, 155 dahil tüm acil durum telefonlarını devre dışı bırakmak işten bile değildir.
ABD’nin sonraki hesapları bir yana, şimdilik öyle veya böyle prestij kaybına uğradığı Wikileaks olayında Türkiye’ye düşen görev; çekilecek bir balans ayarı varsa, bunun acil olarak siber alemde çekilmesi gerektiği kanaatini oluşturmuştur.,
Bilimkurgu yorumları bir an önce bir kenara atılıp Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, diğer adıyla Kırmızı kitaba da giren siber tehditler konusunda gerekli her türlü önlemin ve siber savaş tatbikatların başlatılması gerekmektedir.
Amerikan kaynaklı olduğunu düşünmeme rağmen WikiLeaks vb. yerlerin stratejik düşünceye sahip olmayan siber dehalarda Amerikan düşmanlığı yaptığı fikri oluşması halinde, bunlar için cazibe merkezi olabileceği hesaba katılarak gerekli gerekli yasal düzenlemelere gidilmesi ve bir an önce yetenek sahibi yerli bilişim dahileri, hatta hackerlerin ülke güvenliği açısından istihdam edilmesi gerekmektedir.
Zira gelecek; çok daha sert “siber savaşlar, siber ataklar ve siber terör” göreceğimizi bu olayla kanıtlamıştır.
Bazı okuyucularımın “hayat yeniden tüm saflığıyla ve sadeliğiyle başlasa” diye düşündüklerini, hatta Köroğlu’nun “tüfek icad oldu mertlik bozuldu” sözlerini, “Siber icad oldu mertlik bozuldu” şeklinde yeniden yorumladıklarını duyar gibiyimJ
Daha temiz, daha güvenli, savaş karşıtı, barış ve huzur dolu bir dünyada, barışla yatıp barışla kalkmanız ümidiyle sağlıcakla kalın..