Küresel Şeytani Aklın AK Parti Üzerinden Yürüttüğü Hakimiyet Mücadelesi
Ön not: Bu yazılar bir yazı serisinin devamı niteliğinde yerli ve milli düşünceye sahip yazılardır. Özellikle gammazlama ruhuna sahip ve anlama kapasitesi düşük bazı yerel dinamiklerin bir bütünlük içerisindeki yazı serisi yerine kendi görüşlerini destekleyecek şekilde ferdi cımbızlamalarla örnekler sunduklarına tam 3 yıl sonra düştükleri duruma acıyarak ve üzülerek şahit olmuş birisi olarak bu uyarıyı yapmak zorunda kaldım. Aynı anda hem acem sevdalısı, hem kavmiyetçi, hem paralelelci olmayı başaran, hem AK Parti etrafında dolanıp hem de perde arkasında Erdoğan eleştirisi yapan kripto bukalemunlara sözüm o ki tilki ne kadar kurnaz olursa olsun derisi kemiğine yapışmıştır. Sinsi eğrilik bir yere kadar gider. Ok gibi doğru olan ise, şeytani engellemelere rağmen illa hedefine varır.
O dönemde yazdıklarımı okuyanlar bilirler. MİT üzerinden dönen hâkimiyet oyunların öyle basitçe İslami bir camia ve İslami bir partinin arasındaki mücadele değil, İngiliz-Masonik yapılanma ile CIA arasında MİT kalesi üzerinden bölgeyi kontrol etme kavgası olduğunu açık bir dille yazmıştım.
CIA’nın son dönemde yaptığı birtakım ataklarla hem ABD içi hâkimiyet mücadelesinde, hem uluslararası arenada kontrolü lehine çevirdiği bir gerçek.
Ama İran ve İsrail aklını da birleştiren İngiliz-Masonik kliğin İslam dünyasında daima bir adım önde olduğu ise ayrı bir gerçek.
İngiliz-Masonik klik, CIA’nın cemaat üzerinden başlattığı operasyonla iyiden iyiye tasfiye olacağını görmekteydi. Bu yüzden karşı bir atak yapması kaçınılmazdı ve bunun için yapılması gereken en önemli şey, AK Partiye İngiliz İslamcılığı üzerinden sızmaktan başka bir şey değildi.
Yeri gelmişken hem İngilizlerin, hem de bölgesel partneri olan İran’ın bir taktiğinden bahsetmek isterim.
Bir ülkede herhangi bir politikanın yürütülmesi yönünde kararlı bir duruş söz konusuysa, engelleyici bir güç olarak karşısında hiçbir zaman çıkmazlar.
Bunun yerine, büyük bir savaş gemisine rehberlik eden veya onu rıhtıma çekmek için etrafına doluşan küçük tekneler misali bu kararlı duruşun etrafını mümkün mertebe sarmaya ve gidişatı istedikleri yönde belirlemeye çalışırlar.
İngiltere’nin tıpkı dini dönüşüm programında olduğu gibi, İslamcı bir lider tarafından yönetilen Türkiye siyasetini kontrol edebilmek için bulabileceği en uygun partner İran yanlısı İslamcılardır.
Türkiye’nin Son 5 yılına baktığımızda, gündemi yoğunlukla meşgul eden ilk 3 ana başlığın, çözüm süreci, Suriye meselesi ve Paralel olduğunu görüyoruz.
Çözüm süreci, fikir ve yaşantısıyla İslami bir çevreden gelen Sayın Erdoğan’ın “gerekirse baldıran zehri içerim” kararlılığı ve samimiyetiyle başlattığı ve her defasında dillendirdiğim üzere “Cumhuriyet tarihinin belki de en önemli kardeşlik projesi” diyebileceğimiz ve batının 100 yıldır hakem rolünü üstlenmesinden dolayı çıkmaza soktuğu Kürt meselesini tarihsel bağlar üzerinden çözmeye yönelik bir süreçti.
Ne yazık ki süreç ilerleyen zamanda sadece PKK’nın muhatap alınması suretiyle bölgenin %30’unu oluşturan Müslüman Arapların ve yine ekseriyeti oluşturan Müslüman Kürtlerin dışlanarak kendisini muhatap çatı altında konumlandırmak zorunda kaldığı bir toplum mühendisliğine dönüştürüldü.
Kime rağmen? Süreci samimiyetle başlatan Erdoğan’a rağmen.!
Suriye meselesi, küresel şeytani aklın Golan tepelerini İsrail’e peşkeş çekmesi sonrası tam meşruiyet verdiği Suriye’nin azınlık bir kesimi olan Esed Nusayri rejiminden kurtulmak isteyen Sünni Müslümanların direnişi olarak başlamıştı. Erdoğan için bu kalkışım, 100 yıl önce birbirinden ayrılan sınırları ortadan kaldıracak ve kardeşleri yeniden buluşturacak tarihi bir fırsattı.
Ne yazık ki, bu gün geldiğimiz nokta, Anadolu’yu İslam coğrafyasından ayıracak ve benim 2048 diye öngördüğüm İsrail planı ile İran, Ermenistan ve İsrail’i komşu yapacak bir projeye dönüştü.
Kimin eliyle? Batıda küresel şeytani aklın enjekte ettiği zihinsel gelişimini tamamlayan (benim baştan beri hiltoncu muhalif diye tanımladığım bir takım isimleri Ulusal meclis adı altında altın tepside Erdoğan’a pazarlayanların eliyle.!
Üstelik Suriye içlerinde kurtuluş mücadelesi veren mücahitleri bir havuzda toplayıp yok etmek suretiyle bir taşla iki kuş vurmaya çalışan İngiliz (İran) Masonik aklın ürünü olan İŞİD projesi üzerinden dayatmak suretiyle..
Paralel meselesi ise üreticisinin CIA, figüranının haşhaşi yapı olduğu net olmakla birlikte, son dönem paralelle mücadelede 15 Temmuz gibi alçakça bir hale gelmesinde kimin elinin kimin cebinde olduğu iyice üzerinde kafa yorulması gereken muamma bir konu.
Bunu da gelecek yazımıza bırakalım
Sağlıcakla Kalın
@akgulahmet
Devamı Gelecek