Darbe, Karşı Darbe, Beklenen Darbe – 8

İstihbaratların Dini Yapılanmalar Üzerinden Hakimiyet Denemeleri

Bir önceki yazıda küresel şeytani aklın iki evladı olan İngiliz Masonik klik ile Amerikan CIA kliği arasında derinlerde süregelen mücadeleden bahsetmiştik.

Hakimiyet mücadelesinin en önemli ayağı şüphesiz toplum mühendisliği olan kısmıdır. İslam aleminin yüzyıllarca bayraktarlığını yapmış Anadolu gibi bir coğrafyada toplum mühendisliği yapmanın olmazsa olmaz şartı dini genetikle oynamaktan geçer.

Bunu yapabilmek için ya var olan dini yapılara sızıp fikirsel seyri değiştirmek ya da yeni baştan kurgularla yola koyulmak gerekir.

Türkiye’nin kuruluşunda din ile devleti birbirinden ayıracak düzenlemelerin mimarı sayılan İngiliz Masonik klik için laisizmden sonra (bir nevi nadasa bırakılarak sonraki ekime hazırlanan tarla gibi) boşa çıkacak topluma uygulanacak aşılama “Peygambersiz Kur`an” projesi, yani sünnetin inkarına dayalı “Kur’an Müslümanlığı” projesidir ve bu iş için ulusalcı İran gönüllü bir partner ve faydalanıcı, İsrail ise proje ortağıdır.

Kuruluşundan bu yana daha çok somut güç üzerinden yurtdışı operasyonel amaçla kurulan CIA için İngiliz Masonik klik modeli olan toplum mühendisliği denemelerinin ilk temelleri 1980 darbesi ile atılmıştır.

İngilizler içi boşaltılmış din projesini İran Şia yayılmacılığı ile birleştirmekteyken, Amerikan CIA, İngilizlerden farklı olarak var olan Ehli-Sünnet potansiyelini ılıman (uyuşturulmuş/uyutulmuş) dine dönüştürerek amaçları doğrultusunda kullanmak istemektedir.

İlginç olan durum şu ki, her iki klik, 14 yıllık AK Parti İslamcı iktidarında oldukça mesafe kat etmişlerdir.

drb5

Kur’an’ı nefsine ve hizmet ettiği istihbaratların çıkarlarına UYDURMAK İSTEYENLERİN, İngiliz(İran) masonik kliği aracılığıyla Anadolu’ya (B)İNDİRDİĞİ ve “Uydurulmuş Dinden İndirilmiş Dine” vb. tarzında popülist kavramlarla cezbetmeye çalışan bu proje değerlendirmesini sonraya bırakıp gündemdeki Amerikan CIA haşhaşilerin bu süreçte yaptıkları çalışmayı özetleyelim.

28 Şubat post modern darbesi sonrası kalifiye eleman açısından fetret dönemi yaşayan İslamcı AK Parti iktidarı, 2002’de başa geçtiğinde eleman ihtiyacını en iyi karşılayabileceği kesim, kuşkusuz 28 Şubat darbesi ile büyük çalışma alanı bulan, kritik pozisyonlar dahil hemen hemen her alanda hazır kalifiye elemana sahip olan Fethullahçı kesim olmuştu.

Öteden beri Kemalist yapılarla yıldızı barışmayan ve özellikle küresel şeytani aklın tezgâhı olan 28 Şubat darbesi ile bunu alacak verecek meselesine dönüştüren Erdoğan liderliğindeki İslamcı AK Parti hükümeti ile 28 Şubat’ta zekice algısı üzerinden eleman yetiştirmeye devam eden Fethullahçı yapılanma arasında zoraki nikah işte o zaman başlamıştı.

Erdoğan için bu ortaklık, vitrininde ulusalcı Kemalist yapının olduğu 28 şubatta mağdur duruma düşürülen ve tasfiye edilen Anadolu insanının mağduriyetini gidermek şeklinde yerli ve milli bir düşünce iken, vitrininde yine Müslüman Anadolu evladının dolgu malzemesi olarak kullanıldığı CIA organizeli FETO yapılanması için bu ortaklık, 1980 darbesi ile başlayan, 28 Şubat ile hızlandırılarak 2000’li yıllarda zirve yapan ılımanlaştırılmış İslam üzerinden toplumu üzerinden mutlak Amerikan hakimiyetini sağlamak üzere fikirden eyleme geçmek ve ayrıca 1980’lere kadar hakimiyeti elinde tutan İngiliz(İran) Masonik kliği İslamcı iktidar üzerinden tasfiye  amacı güden küresel bir düşünceydi.

Nitekim, Ergenekon tasfiye operasyonlarını 28 Şubatın rövanşı olarak gören Anadolu insanı, tutuklama gerekçeleri arasında akıl sınırlarını zorlayan uydurma belge ve basit senaryolara rağmen bir süre sesiz kalmıştı.

Bu yapılanma, yaptığı operasyonlarla bir taraftan efendilerine daha fazla alan açarken, diğer taraftan İslam inancının içini boşaltmaya ve milletin son umut olarak sarıldığı İslamcı AK Parti ve Erdoğan’ın hâkimiyet alanını iyiden iyiye daraltmaya başlamış ve Erdoğan’ın bir takım hususi talepleri dahi  neredeyse yerine getirilemez olmuştu.

Erdoğan, bu ortaklığın getireceği bir takım sıkıntıları daha önceden sezmesine rağmen halkın kendisine verdiği iktidar imkânını ekonomik, siyasi askeri alanlar başta olmak üzere halkın muktedir olacağı bir sisteme dönüştürme çabasına devam ediyordu. Lakin her çaba, bu yapılanmanın ağına düşüyordu ki ipin koptuğu nokta MİT kalesini ele geçirme arzuları ve 17 Aralık operasyonları olmuştur.

Konuya bir sonraki yazıda devam edelim.

Sağlıcakla Kalın

@akgulahmet

Devamı Gelecek