Küresel Şeytani Akılla Cedelleşen Toplumsal Hafıza mı Devlet Aklı mı?
150 yıldan bu yana İslam coğrafyası başta olmak üzere dünyayı egemenliği altına alan bu küresel yapının zaman zaman toplum psikolojisini dengelemek adına ülke siyasetine yerel dinamiklerle ayar çektiği bir gerçek.
Bu süre içerisinde, geçmişi yüzyıllara dayanan bir devlet geleneğinin ürünü olan Türk devlet aklını sıfırlamak adına genleriyle oynadıkları da bir gerçek.
Bir gerçek daha var ki, Türk devlet aklını 150 yıldır sıfırlamaya çalışan küresel şeytani akıl, devletine her dönemde sadık olan bir milleti yerli işbirlikçilerinin kalemini kullanarak sürekli kontrol altında tutmaya çalıştı.
Ekonomik, dini ve kültürel sömürü devam etmesine rağmen milleti “devlet aklıdır ve bir bildiği vardır” argümanı devletin geçmişine dair hatıralarından besleyerek zapt u rapt altında tutmaya çalıştı.
Tıpkı 15 Temmuz CIA haşhaşi darbesi sonrası piyasaya “Devlet kan tazelemekte mahirdir. Türk devlet mekanizması uluslararası güç odakları ile bağlaşık kirlenen bağırsaklarını her daim yeniler” söyleminde olduğu gibi toplumun duyguları üzerinden olayı çarpıtarak hem Amerikan CIA hamlesini hem de sonrasında bizi bekleyen İngiliz Masonik hamlelerine karşı ön tedbir alınmasını önleyenlerin niyeti gibi.
Devlet-i Aliye’nin kan tazelediği doğrudur lakin bu süreçte söylenebilecek şey; devletin değil, küresel şeytani aktörlerin kan tazelediğidir
Şimdilik görünen tek şey, uluslararası güç odakları ile bağlaşık kirlenen bağırsaklarını temizleyen Türk devleti değil, küresel şeytani aklın verdiği role uygun davranmayan veya aşırı hakimiyet arzusuna kapılan üst klikler arasında dengeyi sağlama veya duruma göre hakim üst klik eliyle ülke içerisinde sağ, sol, İslamcı yerel dinamikleri vasıtasıyla dengeleri korumaya yönelik bağırsak temizliğinden başka bir şey değil.
Bunu söylemiş olmak, kendimizi aşağılama veya inkar değil, 150 yıllık oyun kurucunun bütün hamleleri boşa gidene kadar gevşemememiz gerektiği şeklinde anlaşılmalıdır.
İlla ki bir akıl veya hafızadan bahsedilecekse, 150 yıldır çipi tamamen sökülmeye çalışılan devlet aklından ziyade, bunu bünyesinde muhafaza edegelen toplum hafızasından bahsedilmelidir.
İlla ki bir devlet aklından bahsedilecekse, yok olmaması ve bir sonraki nesilde yeniden neşvu nema bulması için çaba sarf eden yerli ve milli Anadolu evladından, kurumlarından ve yayınlarından bahsedilmelidir.
Rahmetli Erbakan hocadan tutunuz da şu an şimdiki Meclis başkanımız İsmail Kahraman beyefendiye kadar bu hafızayı sürekli diri tutmuş isimlerden bahsedilmelidir.
Sebilurreşad gibi mühim vazifeler icra eden yayınlardan tutunuz da günümüze kadar toplumsal hafıza uhdesinde emanette saklanan bu aklı içerden ve dışarıdan yapılan tüm tazyiklere rağmen devlete yeniden monte etmeye çalışan Recep Tayyip Erdoğan’dan bahsedilmelidir.
15 Temmuz’da haince bir hamleye yönelik gösterdiği vatanı koruma refleksi tam da bu devlet aklını emanetinde tutan toplumun hafızasından kaynaklı bir reflekstir.
Kaldı ki, toplumsal hafızası yerli ve milli duygularla beslenmiş Anadolu evladı, piyasada dolaşan gaz verme efsanelerine ve özgüven patlaması oluşturup rehavet sağlatacak hikâyelere hiçbir zaman aldanmamıştır.
Toplumsal hafızası güçlü her Anadolu evladı, bu türden hikâyelerle avutuldukça kendi ülkesinde asla muktedir olamayacağını ve darbeler tarihine yepyeni darbeler eklenmeye ve mukadderatının dizayn edilmeye devam edeceğini çok iyi bilmektedir.
Sağlıcakla Kalın
@akgulahmet
Devamı Gelecek