Darbeci Darbeciye Tuzak Kurar, Allah İkisini de Tuzaklarına Gömer
Anlaşılan o ki, darbe serisi yazımı çalakalem bu şekilde yazmaya devam edersem kitaba dönüşecek. İşin doğrusu bu yazıdan evvel “3 Yıl önce, 3 Yıl sonra: Derin Damar ve Kalın Duvar Meselesi” başlıklı bir yazı hazırladım ama galiba toplum olarak yeni travmatik durumlar yaşamaya hazır değiliz diyerek yayına vermekten vazgeçtim. Bu yüzden 15 Temmuz’un hemen akabinde twitter başta olmak üzere sosyal medyada zamanlı ve açık bir dille dile getirdiğim ve yazı serisinin bir çok bölümünde zikrettiğim hususları daha anlaşılır bir özete ayırayım istiyorum.
15 Temmuzda yapılan darbe girişimi CIA Haşhaşi kliğin darbe girişimiydi.
15 Temmuz haşhaşi darbesinin hedefinde milletin sevdası ve ümmetin umudu haline gelmiş Erdoğan olduğu aşikardı ve Erdoğan’a yapılacak herhangi bir darbe, klasik söylemle sadece “demokrasiye yapılmış bir darbe” değil, genelde bu ülkenin, özelde Müslümanların bütün kazanımlarına yapılmış olacaktı ki, Allah’ın inayeti ve bu necip milletin dik duruşu sayesinde atlatıldı.
Ama kim ne derse desin, asla geliyorum diyen darbenin kendisi değildi.
Cuma günü yapılan darbe girişimi bir grubun diğer bir grubu tasfiyesi ve ordu içindeki 90 yıllık İngiliz-Masonik tescilli darbeci bir grubun daha sağlam adımlarla yola devam etmek için son 30-40 yılda araya giren CIA Haşhaşi tescilli hainlere darbe çalımı atmak suretiyle yeniden muktedir olmaya yönelik bir davranışıdır ve esas darbenin de habercisidir.
İngiliz-Masonik grubun yine ordu içinde çift başlılığı yok etmek ve esas darbeyi gerçekleştirmesi yönünde önünü açtığı tam bir savaş stratejisi oyunudur.
Geldiğimiz noktada net göstermiştir ki, her denileni sorgusuz yerine getirme refleksi olan CIA haşhaşileri, bu oyuna gelmiş, harakiri yapmak suretiyle tasfiyenin yolunu açmıştır ki ilk günden bu yana esas darbenin ayak sesleri geliyor diye çırpınmamızın sebebi de budur.
Halkın özgüven patlaması içine girmemesi gerektiğini, sokakları ve meydanları asla boşaltmaması gerektiğini, oluşacak en ufak bir hareketliliğe karşı tedbirli ve hazır vaziyette durmasını istemememizin ana nedeni budur.
Peki, nasıl oldu da CIA’inn haşhaşi grup üzerinden 40 yıldır tasarladığı Türkiye kalesini ele geçirme planı bu şekilde hem boşa gitti, hem de deşifre oldu?
10 günlük yazı serisinin bir çok bölümünde değindiğim gibi, İngiliz-Masonik klik Amerikan yerel dinamiklerini ve NATO gibi örtülü unsurların derin kanadını stratejik bir akılla kullanmaya çoğu zaman muktedirken, CIA bu hakimiyetini daha yüzeysel ve elindeki somut ile sağlamaya çalışmaktadır.
İngiliz-Masonik kliğin bir diğer önemli özelliği de toplumun nabzını iyi ölçmesi ve mühendislik faaliyetlerinde oldukça başarılı olmasıdır.
CIA ise İngilizlerin öteden beri aşina olduğu bir yöntemi uygulamak istemiş ve bu amaçla süresi on yılları bulan İslami cemaat projesi üzerinde çalışmıştır ki, bu işin asıl erbabı olan İngilizlerin mutlak takibine takılmıştır.
CIA’nın haşhaşiler üzerinden attığı adımları dikkatli bir izlemeye tabi tutan İngilizler, AK Parti içinde herkesin bildiği eski İrancı yapılanmayı modernist İrancılarla takviye ederek karşı atağın başlamasını sağladı.
17 Aralık hamlesiyle deşifre olan CIA Haşhaşi yapılanmasının kök saldığı yerlerden tümden sökülmesi ve boşalan alanı İngiliz-İrancı masonik yapılanmanın doldurması amacıyla AK Parti içindeki İrancı oluşumla kendileri namına çalışmasını sağladıkları paralel derin damardan bir takım elemanların karşılıklı paslaşması ve sürecin uzatılması sağlanmıştır.
Bundan tam 3 yıl önce 18 Aralık 2013’te kameraların karşısında okunan aşağıdaki metinde bahsedilen şifreli ortaklık mesajından rahatsız olan iki tarafın linç ve iftiralarına, anlamayanlarında 3 yıl boyunca bunlara alet olduklarına şahit olmuştuk ki geldiğimiz noktada Türkiye bu kriptolar yüzünden tam 3 yıl kaybetmiştir.
AK Parti’deki koruyucu gibi görünmelerinden dolayı bir çok insanın resimdeki metinde kalın duvar şeklinde 3 yıl önce dikkatleri çekmeye çalıştığımız ikinci gruptan kripto paralelci diye şüphelendiği doğrudur. Burada da süreci uzatan AK Parti içi yapılanma iddialarına katılıyor ama koruyucu gibi davranan bu kesimin kripto paralelci özellikten ziyade Erdoğan’a yöneliş meylinde olan cemaat tabanını karşıda tutacak söylemler geliştirmek, süreci daha büyük bir potansiyelle Erdoğan karşısında diri tutmak görevini sürdüren bu İngiliz İran masonik kliğin temsilcileri olduğuna inanmaktayım.
Haşhaşi yapılanmadan kopuşlar ne kadar geciktirilirse tabanın Erdoğan’a olan gönül bağı zayıflayacak, kendi namına çalıştıkları diğer kliğe ülke içi kritik alanlarda boşalmalar olacaktı ki, görünen köye klavuz istemediğini iktidarı bir süredir sarsılmış İngiliz masonik kliğin yerel temsilcilerinin Anadolu’nun yerli ve milli insanından daha fazla yerleştirildiklerinden anlamaktayız
Kaldı ki toplum mühendisliği üst düzeyde yapabilen İngiliz İran masonik kliğin en büyük özelliği sürükleyici oluşudur. Yani uygulanan bir politikaya karşı duruş sergilemekten içinde bizzat aktif bulunarak süreci yönetmekte mahirdirler.
Bunun en bariz örneği Çözüm Süreci ve Suriye meselesidir.
Erdoğan’ın samimiyetle başlattığı ve belkide Cumhuriyet tarihinin en büyük kardeşlik projesi olan çözüm sürecini PKK’nın kucağına sinsice sürüklemekten tutunuz da, Suriye genel politikası ve özellikle kuzeyindeki gelişmeleri İngiliz-İran-İsrail menfaatleri lehine çevirmeye çalışan bu ekibin Türkiye’yi çevresinde ne hale getiridiği apaçık ortadadır.
Çok şükür ki, bu gün itibarıyla yapılan birçok düzenleme bu tehlikelerin önünü almaya yöneliktir. Yeter mi? Elbette yetmez. Ordu ve İstihbarata köklü bir neşter vurulmadan kanser hücreleri birbirini beslemeye devam edecektir.
Darbeci darbeciye tuzak kurarken Allah her ikisini de tuzağa gömer umuduyla konuyu noktalıyor, gelecek yazıda AK Parti iktidarının 14 yıldır bu minvalde neler yaptığına ve neler yapabileceğine değinelim.
@akgulahmet
Devamı Gelecek