Merakla beklenen AK Parti seçim beyannamesi Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından görkemli bir törenle kamuoyuna açıklandı.
Genel hatlarıyla ilgi gören ve heyecan uyandıran bir beyanname olduğu söylenebilir.
Özellikle benim de eleştirisine katıldığım “parti dilini geçmişte yapılan icraatları tekrar etmekten kurtaramamak ve yerinde çakılı kalmak” meselesi, dün açıklanan beyannamede geleceğe yönelik yeni ve uygulanabilir vaatlerle ortadan kalktı diyebiliriz.
12 ana başlıktan oluşan AK Parti beyannamesi için dikkatimi çeken diğer bir hususta şu:
AK Parti dışındaki partiler beyannamelerini açıklar açıklamaz birçok insan bu vaatlerin uçuk olduğundan ve bahse konu partilerin bunu uygulamasının imkânsızlığından bahsetmişti.
Oysa birkaç nokta dışında benzer vaatler sunan AK Parti ile ilgili bu türden eleştirilere pek rastlamadık.
Bu durum, AK Parti’nin muhalif olsun veya olmasın toplumsal tabanın beklentilerini en iyi karşılayabilecek başarılı bir parti izlenimini devam ettirdiğine iyi bir kanıt sayılabilir.
Beyannamenin en fazla dikkat çeken yönü kuşkusuz ekonomik vaatler ve gençlik
Esnaf ve çiftçilere yönelik karşılıksız destek ve faizsiz kredilerden tutunuzda KDV ve diğer vergilerde kolaylık dahil bir takım teşvikler, Emeklilere yönelik seyyanen ödemeler, çalışan kesime yönelik mali alanda yapılması düşünülen düzenlemeler oldukça cezbedici..
Yine eğitim, sağlık, kültür ve sanat alanında getirilmesi düşünülen yeni uygulamalar da oldukça dikkat çekici..
Sosyal devlet kapsamında aile, çocuk ve engellilere yönelik yeni düzenlemeler ve ekonomik iyileştirmelerde beyannamedeki yerini almış.
Beyannamenin belki de en dikkat çeken tarafı, gençlere vaat edilen cazip düzenlemeler..
Seçilme hakkının 18’e düşmesinden ücretsiz internet erişimine, genç girişimciye cazip kredi imkanı sunmaktan bir çok alanda vergi ve indirimlerden yararlanmalarına kadar öyle cazip imkanlar damgasını vurmuş ki, beyannamenin hazırlanmasında gençlerin iyi bir inisiyatif aldığı izlenimini vermekte.
Başta ifade ettiğim gibi kendini geçmişi tekrardan kurtaran AK Parti’nin 1 Kasım seçimleri için açıkladığı seçim beyannamesi birçok maddesiyle heyecan uyandırdı.
Daha fazla uyandıramaz mıydı? Elbette uyandırırdı.
Mesela helal gıdadan tutunuzda tohumda dış bağımlılığı kaldıracak gıda sektörüne dair düzenlemeler daha fazla heyecan uyandırabilirdi.
Mesela 2023’e giden yolda dış politikaya dair birtakım ipuçları, ağır sanayi atılımları, enerji politikaları vesaire hususlar ilgi duyan kesimlerin heyecanını daha da arttırabilirdi.
Biz yine de ajandanın önemli bir yerinde uygulanmak üzere duruyor iyi niyetiyle olaya bakalım.
Beyanname hakkında fikirlerime son vermeden AK Parti’nin kuruluşundan bu yana eksik veya olumsuz uygulama diye gördüğüm ve bu eksikliği son beyannamesinde de net bir şekilde fark ettiğim aile ve ev kadını konusundan yeri gelmişken genişçe bahsetmek isterim.
Allah rızası için muhafazakar bir kitle partisi olan AK Parti’nin neden en kutsal görevi yerine getiren ve en fazla çalışmasına rağmen çalışmayan kategorisinde sayılan ev kadınları ile ilgili elle tutulur, rahmet okutacak bir politikası olmadı.?
Neden aile bütünlüğü dağıldıktan sonrası için cazip teklifleri olan bir partinin aileyi gerçek manada korumaya yönelik adam akıllı ön tedbirleri alacak bir Aile Bakanlığı politikası yok?
Hem önceki uygulamalarına, hem şimdi ilan edilen beyannamenin aile ve kadın, çalışan kesim ve kadınlar maddelerine bakıyorsunuz çalışan kadınları mutlu etmeye yönelik düzenlemeler ağırlığını korurken, evinde ev hanımı olarak çalışan (çalışmayan) kadınları ya umutsuzluk ve sıkıntılarıyla baş başa bırakmaya veya aile ve çocuk pskolojisini ciddi manada etkilediğine inandığım iş hayatına zoraki itmeye yönelik düzenlemelerden oluşmakta.
Bu sözlerimi kadının çalışma ve sosyal hayatın dışına atmak diye anlayacak art niyetliler olacağını tahmin edebiliyorum. Lakin aile bütünlüğü içerisinde en ağır işleri yapan milyonlarca ev kadınının üzerindeki ağır yükü takdir etmeyip üstelik dışarıda çalışma hayatına bir takım teşviklerle özendirmeye çalışmak aileye yardım değil bilakis aile hayatını yok edici sonuçlar ortaya çıkartmaktadır ki, merak edenler istatistiklere bakabilirler.
Çalışan kadına kreş dahil cezbedici yardımlar sunan bir politik anlayışın evde 5-6 çocuğuna kreşten daha ağır koşullarda bakan kadını evde oturan kadın olarak görmesi nasıl izah edilebilir?
Ya evliliği bir yandan teşvik ederken öte yandan çalışan kesimlerde aile yardımını 200-300 TL gibi komik bir rakamla sınırlamak?
Geç evliliklerin ve onun getirdiği toplumsal tahribatın bir sebebi de kadına evliliğinden dolayı biçil(mey)en değer değil de nedir?
Peki çalışan kadını teşvik anlamında çocuğuna kreş parası olarak 100 lerce lirayı planlamasına rağmen çalışan erkeğin güya evde çalışmayan kadınına çocuğuna barınma eğitim sağlık kreş vesaire vesaire her türlü ihtiyacına karşılık 20-30 TL gibi çocuk yardımını çok gören anlayışı neyle izah edersiniz?
Öncülüğünü Aile ve sosyal politikalar bakanlığının yaptığı ve kadını koruduğu öne sürülen kanunlar peş peşe çıkartılmasına rağmen şiddetin daha da artması ve evlilik sürelerinin kısalması gösteriyor ki bir yerlerde yanlış yapıyoruz ve yapmaya devam ediyoruz.
Bu yanlışlardan en başta geleni de sağlam bir aile yapısı için politikalar üretmesi gereken yetkililerin aile mefhumundan uzak danışmanların etkisiyle mi bilemiyorum ama evlilikleri değil, boşanmaları korumak üzerinde politikalarını yoğunlaştırmaları olmuştur.
İzlenen yol yanlış olunca pek tabi ki evliliklerde hazan mevsimi ve boşanmalar artmakta.
Hali hazırda güllük gülistanlık giden aile yapısını korumak üzerine değil de boşanmalar üzerine yürütülecek politikaların varacağı sonuç; imdat butonu, elektronik kelepçe vb. komik tedbirlerden öteye geçmeyeceği gibi, evli çalış(may)an ev hanımına cüzi rakamlarla 50 yılda verilecek aile yardımının 50 katını bu tedbirleri almaya harcamaktan da kurtulamayız.
Kaldı ki, bu tedbirlerin hayrı olsaydı en son teknolojik aletlerin bulunduğu Avrupa’ya olur ve şiddeti çözerlerdi. Dolayısıyla iş işten geçmeden önce aile kavramına mesafelerce uzak olan bazı feminist derneklerin etkilerinden sıyrılıp gerçekleri görmek ve Anadolu aile yapısına uygun tedbirleri almakta fayda var.
Yapılması gereken şey basit: Evliliği teşvik, zorunlu boşanmalara koruma..
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın evliliğe ve çocuk sayısına ne denli önem verdiğini bilmeyenimiz yoktur.
Ama basit bir örnekle bir ülkede çalışan evli bir erkek ile çalışan bekar bir erkeğin arasındaki maaş farkı (3 cocuk ve eş yardımı toplamında) 300 TL yi bulmuyorsa, evliliği teşvik değil, bilakis engelleyici politikaları gözden geçirmek veya ekonomik bağımsızlık adı altında patlama yaşayan boşanmaları görmekte fayda var.
Daha öncede bu köşemde yazdığım gibi önerim şu ki, boşandıktan sonra yapılacak onca konferans, emniyet tedbiri vs. masraf yerine evlenen her erkeğin çalışmayan ev kadını eşine evliliğin hediyesi olarak ciddi bir meblağda aile yardımını yapılsa ve evlenen kadın ve erkeğe bu paranın evlilik karşılığında bir paye, bir değer olarak verildiği, bunun tasarruf hakkının aile içinde kadına ait olduğu, boşanma halinde bunun kesileceğini söylense hem kutsal evlilik müessesesini güçlendirmiş, hem milyonlarca boşanmamış ev kadınına bir değer vermiş, hem evlenmemiş bekarların geçim kaygısını bir kenara itip bir an önce evlenmelerini sağlamış olursunuz.
Öylesine bir soru sorup bitireyim..
Siz, bir zamanlar tesettürlü bayanların, muhafazakar aile yapısının azılı takipçisi ve korkulu rüyası olan birtakım sözüm ona çağdaş kadın derneklerinin AK Parti iktidarındaki uygulamalara ses çıkarttıklarına, itirazlarda bulunduklarına, kadın, özgürlük vesaire diye haykırdıklarına, gösteriler düzenlediklerine şahit oldunuz mu?
Olamazsınız. Çünkü o görevi 10 yıldan uzun süredir ziyadesiyle Aile bakanlığı yapıyor zaten..!
Nasıl anlarsanız artık..!
Bu samimi eleştirimi 3 yıl evvel de yaptım, 6 yıl evvel de.. Yarın yine yaparım.
Beni samimi kesimler beni hep anlamıştır anlamasına da eyyamcıların işi belli olmaz diye ben yine de günah çıkartıp yazımı bitireyim.
Bir takım eksiklerine rağmen hepsinden çok artılardasın AK Parti..
Ve sen, bu ümmetin umudu Recep Tayyip Erdoğan..!
O ufkunla, arkanda yürüdüğünü söyleyenlere oranla hala 10 gömlek ilerdesin.
Sağlıcakla kalın.
@akgulahmet
www.ahmetakgul.com