Bu gün yıldönümünü andığımız Çanakkale zaferi, mana gözüyle bakmadan tarifi mümkün olmayan bir zaferdir.
Düşman kuvvetlerine karşı, bedenlerini dalgakıran gibi kullananların zaferidir Çanakkale…
Bu zafer, kazılan binlerce siper ve yüzlerce cephesiyle, şehadet mertebesine ulaşan yüz binlerce canı ile, tek başına kaldırılan yüzlerce kiloluk mühimmat ve milyonlarca mermiye göğüs gererek omuz omuza çarpışan kahramanları ile topyekûn bir ümmetin varoluş zaferidir.
Bu zafer, Anadolu, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu’dan Türkü, Kürdü, Arabıyla her yerden ve her milletten akın akın, inananların ortak zaferidir.
50 bin medreselinin, sarığını, cüppesini bırakıp oracıkta şehit düştüğü için “Sarıklılar veya Medreseliler Savaşı” diye de anılan bir zaferdir.
Bu gün aziz şehitlerimizin anısını yaşatma ve milletçe kendimizi muhasebeye çekme günü olmalıdır.
Bedenini çiğnetip vatanını çiğnetmeyen tam 250 bin şehidin anısını ilelebet sürdürme günüdür.
Ecdadın canıyla bize hediye ettiğini, elimizle başkasına teslim etmeme günüdür.
Namus ve şerefin ayaklar altına alınmaması için ecdadımızın topyekun seferberlik ilan ederek Çanakkale’den geçirmediği mimsiz medeniyeti dört sahilden evimizin en baş köşesine oturtarak kemiklerini sızlatma günü değildir.
Vatanı uğruna şehit olduğu için mezun veremeyen lise gençliğinden, uyuşturucu ve alkol batağında ahlaki çöküntüye girerek okulu tamamlayamayan yeni nesle acilen tedbir alma günüdür.
O gün, kardeşiyle omuz omuza çarpışarak en yüce makamı yakalayan ecdada karşılık aramıza sokulan nifak tohumunu aramızdan kaldırıp, kardeşin kardeşi vurmasından dolayı yaşadığımız mahcubiyetten ve yanlıştan dönme günüdür.
Bu vesile ile aziz Çanakkale şehitlerimizi rahmetle anıyor, kardeşliğimizin yeniden inşa edilmesini Allahtan diliyorum.