Soma’daki maden kazasının üzerinden henüz bir hafta geçmedi.
Ateş hep düştüğü yeri yakarmış derler..
Bu sefer öyle olmadı..
Maden ocağından parlayan bir kıvılcım 301 canı almakla kalmadı.
Hem düştüğü yeri, hem hepimizin yüreğini yaktı…
Ama bir de siyaset ahlakını tümden alabora etti ki sormayın…
Soma hadisesi, acıdan siyasi rant devşirmeye çalışanlara kral çıplak dedirtti.
Öyle bir dedirtti ki; en acılı anımızda insani yardım çağrısı yerine siyasi yardım çağrısı yapan aşağılık anlayışa iki yerden yardım gecikmedi.
Alman Der Spigel dergisi bu ülkenin başbakanına “Cehenneme git” şeklinde yardımda bulunurken, Fransa’da bir TV programı Soma’daki elim hadiseyle dalga geçerek bu aşağılık anlayış sahiplerinin çağrısına moral destekle cevap vermeye çalıştı.
Daha önceki bir yazımda milletçe karşılaştığımız güçlüklere mantıklı çözüm arayışları azaldıkça kullanılan dilin seviyesi ve niyetlerin dibe vurduğundan bahsetmiştim.
Düşünün ki bir ülke kan kaybediyor.
Düşünün ki bu ülke insanının kazanımları günden güne tehlikeye giriyor.
Düşünün ki Soma gibi elim bir hadise ve top yekûn seferber olmanız gereken bir olay yaşanıyor..
Ama meleğe şeytan, şeytana melek dedirten siyasi anlayışla bundan rant devşirmeye, demode çıkışlarla kazadan kaza-nım elde etmeye çalışanlar oluyor.
Yahu az bekleyin..
Soma ne küresel aktörlerin bu ülke üzerinde oynamaya çalıştığı bir gezi oyunu, ne çözüm ve kardeşliği baltalamaya çalışanların Uludere’deki tiyatrosu, ne de cemaatin hükümeti devrime planı falan değil..
Soma, belki bir ihmal, belki bir dikkatsizlik, belki de zamanı gelmiş bir kader-i ilahi iken,
İhmal ve dikkatsizlik varsa ki istifa etmesi gereken varsa etmeli, açığa alınması gereken varsa açığa alınmalı ve mahkemenin sonucunda suçlu her kim veya kimlerse cezasını çekmeli ve bu süreç hiçbir siyasi hesap yapılmaksızın işlemeli..
Lakin ilk günden yapılması gereken şey tüm imkanların seferber edilmesi ve canların kurtarılması iken,
Şirketin sahibinin CHP üyesi ve Mason locasına kayıtlı olup olmadığını, şirket genel müdürünün Ak Parti encümeni olup olmadığını konuşma zamanı mıydı Allah aşkına..!
Bu kadar mı düşürülür seviye..!.
Bu kadar mı alçaltılır siyasi dağarcıklar..!
Daha dün provokasyon için müftü karısı diye kameralar karşısına sürülen kadının hilesi unutulmamışken, bu gün ekmek parası peşindeyken göçük altında kalan o şehidin karısı rolünde yeni bir tiyatroyla bu denli düşülür mü?
En acılı bir anda Başbakan Erdoğan’ın birisine tekme tokat giriştiği asparagasını batıya servis edip oradan “Cehenneme git Erdoğan” desteğini almış olmanın mutluluğu yaşanır mı?
“Ölen işçiler AKP’nin parayla mitinge taşıdığı işçilerdi.” Diyen, “Onlar ne şehit ne gazi. Kar yoluna gitti Niyazi” şeklinde iyice alçalan yaratılış garibeleri ile “Ölenler AKP’ye oy verdi helak oldular” anlamında faciaya dini boyut katan kalemşörlerin yazdıklarına salya siyaseti yapılıp, zevkle okunup referans olarak sosyal medyadan paylaşılır mı?
Burası Türkiye ve maalesef dosta düşmana güldürecek derecede paylaşılıyor.
Peki buna karşılık olarak saçma bir savunma ihtiyacı hissederek madende sıkışan işçilerin can sıkıntısından bir süre gaz maskelerini çıkardıklarını ve bu yüzden şehit düştüklerini söyleyip iktidarın gücünden nemalanmaya çalışan kalemşörlerin yazdıklarını da karşı atak olarak sunular mu?
Maalesef sunuluyor.
Maalesef daha önce de dikkatleri çektiğim demokratik alabora devam ediyor.
Eğer “Çizmelerimi çıkarayım sedye kirlenmesin” diyen bir masum emekçiye rakip partinin üyesi olduğu için en acı ölümü layık görecek kadar vicdan maskesinden yoksunsanız yaptığınız siyasetin göçüğü altında batın be…!
USTAD 19.05.2014