Yazının bundan önceki iki serisinde Batının Suriye projesi ile buna karşılık Türkiye’nin duruşunu izah etmeye çalışmıştım.
Sözü fazla uzatmadan Türkiye’nin Suriye politikasını ve yapılan eleştirileri irdelemekte fayda var.
Suriye politikası ile ilgili yapılan eleştiriler 3 ana başlıkta toplanıyor.
- Sivilleri kontrolsüz bir şekilde kabul etmek
- Suriye içişlerine müdahale
- Suriye topraklarında yürütülen vekâlet savaşlarındaki rolü ve ülkeyi savaşa sürükleme
Beş yıl içerisinde milyonlarca Suriyeli Sivili kabul eden Türkiye’ye bu tuutmundan dolayı farklı kesimlerden ve noktalardan eleştiriler geldiği doğrudur.
Bu eleştirileri şiddetle yapan ve olayı tamamen siyasi pencereden değerlendirenlerin başında marjinal sol siyaseti yürütenler, İran ve Esed ile duygusal ve mezhepsel bağı bulunanlar ile bu çatı altında gizlenmekle birlikte kimliğini muhafaza eden kripto ecnebiler oluşturuyor.
Bu kesimin en büyük hazımsızlığı Sünni Müslüman halkın Anadolu’ya kabul edilmekle, Sosyalist Nusayri Esed canisi ve İran destekli katillerin canavar dişleri arasından kurtarıldığına yönelik hazımsızlıktır.
Bu kesimin sözünü kale bile almamak lazım zira yaşanan bu insanlık trajedisine ideolojik körlüğün ötesinde hayvani yaklaşım sergiledikleri birçok kez net bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Sivillerle ilgili ikinci eleştirel bakış, geleceği okumayan, kendini misakı milli denen sınırlara hapsederek bırakın dini duyguları, komşuluk, tarihdaşlık veya akrabalık mefhumunu bile kaybetmiş kesimlerin eleştirisidir. Bunlara göre Anadolu’ya kabul edilecek sivil sayısı sipariş adedince ve sınırlı olmalıydı. Bu gruptakiler ilk kesim kadar zehirli konuşmazlar ama duygudaşlıkta yapmayı bilmezler. Anadolu’nun tarih boyunca üstlendiği misyonuna azıcık sahip olsalar veya bir gün benzer şeyler benim başıma da gelebilir türünden empati yapabilseler eminim bu şekilde düşünmekten vazgeçerler.
Sivillerle ilgili üçüncü eleştirel yaklaşım neden kontrollü bir kabul olmadığı ile ilgilidir ki bu haklı bir yaklaşımdır. Bu görüşe sahip olanlara göre devlet en başından bu yana kamplara ağırlık vermeli ve Suriyeli misafirlerin Türkiye’nin her tarafına kontrolsüz ve tehlikeli bir şekilde dağılmalarını önleyebilirdi.
Sivillere ilişkin dördüncü bir görüş var ki bu da, neden sadece aciz durumdaki yaşlı, kadın ve çocuklar değil de eli silah erkekler dâhil herkes kabul edildi şeklindeki görüştür. Bu görüşü savunanlar bu gün kendi ülkesi için erdemli davranış gösteremeyen bu insanların sokaklarda farklı ideolojilerin dolduruşuna geldiklerini ve herhangi bir karmaşa halinde serseri mayın gibi bu ülkenin huzuruna dokunabileceklerinden bahsederler.
Sivillere ilişkin eleştirilerde özellikle ilk kesimin duymak istemediği ve bir önceki görüşü daha da ileriye taşıyan katı bir görüşe göre Türkiye, aciz durumdaki yaşlı, kadın ve çocukları almakla insani bir vazife yapmış oldu. Ama eli silah tutan erkekleri ya kabul etmemeli, ya da onları kabul edip sadece beslemek yerine askeri eğitim vererek kendi politikaları doğrultusunda hareket eden muhaliflerin safında savaşmalarını sağlamalıydı.
Bu görüşü savunanlar Anadolu’ya sığınan Suriyelilerin sol fraksiyonlardan uzak tutulmadığı ve döndüklerinde Anadolu dostu İslami bir kitle oluşturulmadığı ile ilgili sert eleştiriler yönelmekteler.
Suriye’de sivillerin üzerine bomba yağdırıp vahşi katliamlar yapana Haçlı kuvvetlerine sanki arka cephe görevlisi gibi faaliyetler yürüten insani yardım kuruluşlarını da eleştiren bu görüşe göre Türkiye, en başından bu yana malum Tır durdurma hadisesi dahil hiçbir hadisesin altında ezilmemeli ve zaten taraf olduğu dünyaca malum muhaliflere insani yardımla birlikte askeri mühimmat desteği yapmaktan çekinmemeliydi.
Hasıli, Türkiye’nin hem Suriye politikasında, hem bölgesel politikada yaptığı en büyük doğru, insani yardımını esirgememek, en büyük yanlışı ise büyük çapta insani yardımlarla desteklediği bu kitleleri ideolojik örgütlerin insafına bırakmak olmuştur.
Yani yaşaması için karnını besleyen sen, silahı sana doğrultulması için fikren besleyen ise başkası olmuştur…
Komik ama acı gerçek bu.!
İş işten geçti mi? Hayır..! Başlamak için geç kalınmış sayılmaz.
Türkiye Suriye içişlerine müdahale mi etmiştir? Etmeli miydi? Suriye topraklarında yürütülen vekâlet savaşlarındaki rolü nedir? Ülke savaşa mı sürüklenmektedir? konuları yarına kalsın.
Sağlıcakla kalın.
@akgulahmet