Herkesin bildiği üzere İstanbul’da yapılacak 3. Köprüye Osmanlı imparatorluğunun önemli padişahlarından Yavuz Sultan Selim’in adının verilmesi kararlaştırıldı.
Karara karşı çıkan bazı Alevi dernekleri, Sultan Yavuz’un 50 bin Alevi’yi katlettiğine dair iddiaları öne sürerek protesto etti.
Şahsi kanaatim, her sultan gibi, Sultan Yavuz’da İslam ümmetine ve vatana ihanet ettiğini düşündüğü oluşumlara karşı hilafeti korumak gayesi ile savaşmış veya infazlarda bulunmuştur.
Tarihi kayıtlarda dindar bir padişah olarak anılan Yavuz’un, infazları gerçekleştirmeden önce Şeyhülislam’ın vereceği fetvaya göre muamele ettiği ve şahsi bir kin ile olayları değerlendirmediği ifade edilir.
Bazı kaynaklarda ise Alevi kardeşlerimizin öfkelenmesine ve isminin anıldığında rahatsız olmasına neden olabilecek rivayetleri görmek mümkündür.
Bu rivayetlerin cumhuriyet dönemi sonrasında eski düzeni inkar etmek adına birçok yönüyle karalama kampanyası bulunan ve bizlere tarih diye okutulan kitaplardan kaynaklandığını zannediyorum.
Elbette ki her hükümdar veya insan gibi Yavuz sultan Selim’inde hatalardan beri olduğunu iddia edecek değilim ama bırakın kendi kendi tebaasını, küffardan teslim olanlara, kadın ve çocuklara bile eman veren ve bu adaletiyle ayakta duran bir imparatorluğun önemli bir padişahının bu şekilde anılması rahatsız edicidir.
Bu yüzden de köprü ismine Yavuz Sultan Selim Han ismi yakışmıştır ve siyasi bir takım polemiklere asla alet edilmemelidir.
Şayet bu türden polemiklere girişilirse ki, cumhuriyet tarihi boyunca hem Alevilere, hem Sünnilere, hem Gayri Müslimlere, hem ülkede yaşayan tüm etnik gruplara karşı suç işlendiğini iddia edenler olması halinde birinci derecede mesul her kim ise onun adının bütün okullardan, caddelerden, her yerden silinmesine yönelik taleplerini karşılamak mı gerekecek?
Pek tabi ki, bu polemiklerde de geleceğin Yeni Türkiye’sini inşa etmede bir yarar olmayacaktır.
Ama Yavuz Sultan Selim isminin köprüye verilmesinden, ülkenin bir gerçeği olan Alevilerin bazı taleplerinin dikkate alınmayacağını çıkartmakta yanlıştır.
Din dersi kitaplarına konan Alevilik konusu, 45 Alevi Dedesinin Muharrem ayında yurt dışındaki Alevi vatandaşlarımıza hizmet için gönderilmesi, Alevi Araştırma Merkezlerinin üniversitelerde açılması, Alevi Klasiklerinin Türkçe’ye çevrilmesi, Cemevi sayısının 300’ün üzerine çıkarılması, son dönemde Alevilere yönelik açılımlar olmuştur.
Başbakan Erdoğan’ın son günlerde Alevi açılımı altında yürütülen bu çalışmalara ilaveten Üniversite ve Sabiha Gökçen havaalanının adının değiştirilmesi gündemde ve Alevilere yönelik Dersim katliamını hatırlattığı için Alevilerin rahatsız olduğu düşünülen bu havaalanının adının değiştirilmesi için isim önerisi beklenmekte..
Buna katkı olması babında Allah’a ve Hz. Muhammet (sav)’e yürekten inanan ve mezhebi varlıklarının ana nedeni olan Hz. Ali sevgisiyle yoğrulmuş Alevilerin sevinçle karşılayacağı bir isim önerisinde bulunmak isterim.
Hz. Ali Havaalanı..
Elbette Alevi ismi altında Alev ehlinden olduğuna inanan, gerçek Alevileri istismar eden, sahteci, inkarcı ve kamufule olmuş yezidi gruplar karşı çıkacaktır ama bunların hatırı kalmasın diye köprü ismi Alev köprüsü olacak değil ya..
Şayet Aleviler arasında Hz. Ali havaalanı adına dair bir ayrılık varsa ki, olacağını zannetmiyorum ama bu durumda yapılacak en iyi şey referandum..
Eminim bu teklife ve Alevi kardeşliğine katkı sunması açısından tüm Sünnilerde destek verecek ve hem Sünni hem Alevi kanı emen sahteci ve takiyyeciler ortada kalacak ve
Kazann Yeni Türkiye olacaktır.
Sağlıcakla Kalın
USTAD 30.06.2013